ALS – Buz Kovası İddia Kampanyası ve Yardımseverlik Hakkında

23 08 2014

ALS hastalığını sanıyorum ilk defa bir iş arkadaşımın babası dolayısıyla duymuştum. Hastalık 100.000 kişide 1-1.5 oranında görülüyormuş. Hastalık ölümcül bir hastalık ve ortaya çıkışının ardından birkaç yıl içinde ölümle sonuçlanıyor. İlk duyduğumda da hastalığın gelişme seyrinin yıkıcılığı beni derinden etkilemişti. Sağlıklı çalışmaya devam eden zihin, bellek ve ruhun yanında giderek çöken beden. Bunun bilinçli yaşanması şu anda, bu satırları yazarken bile tüylerimi ürpertiyor.

ALS hastalığına hem dikkate çekmek, hem de bu konuda bağış toplamak üzere yapılan ve sosyal medyada inanılmaz bir ilgi görerek çok hızla yayılan “Buz Kovası İddiası” kampanyası temel olarak şöyle çalışıyor: Bir tanıdığınız sizi iddiaya davet ediyor. İddia: 24 saat içinde ya $100 bağış yapmanızı ya da kafanızdan aşağı bir kova suyu dökmenizi gerektiriyor.  Ancak iddiaya çağrılan birisi sadece bağış yaptığında ve kafasında aşağı bir kova su dökmeyip, bunu videoya çekmeyip, sosyal medyada paylaşmadığında, şu anda kampanyanın yarattığı viral etki haliyle yaratılamayacağından,  -umuyorum- çoğunluk hem kafasından aşağı bir kova suyu boca ediyor, hem de bağışını yapıyor. Bizim viral etkiye katkımız da aşağıda.

VıdeoFoto

 

Yazının devamını oku »





Haftanın Kitabı: İstanbul Nereye?

6 07 2014

İstanbul Nereye başucumda okunmayı neredeyse üç aydır bekliyordu. Benim olmayan nadir kitaplardan. Microsoft’taki çok çalışkan stajerlerimizden -kim kendisi Microsoft’ta çalışmaya başlayacak yazın sonunda- Sinem sayesinde tanıştım kitap ile. InstagramCapture_ded13c49-d7cb-40a1-b93e-1c789f290561_jpg

Yazının devamını oku »





Yağmurlu bir gün ve Elvada Tsugumi

28 06 2014

2006 yılında alınmış pek çok kitabım var. Ne okuyacağım hep aklımı kurcalar; Keyifli kitapların içinde kaybolmanın, son sayfalara yaklaşırken önlenemeyen hüznü. İyi kitap insanı mıknatıs gibi eve çekerken, başucundaki keyifsiz kitap da günlerce kitapla arandaki bağı koparabilir. Kısıtlı zamanın önceliği en iyi kitapları okumak değil midir?

Elvada Tsugumi

Yazının devamını oku »





Bağışlarınız Dünyayı Kurtaran Adımları Atıyor

23 11 2013

Dünyayı Kurtaran Adım17 Kasımda muhteşem bir günde 15K’lik koşumu tamamladım. 10. KM’den itibaren dizim sıkıntı yaşasa da gelecek bağışları düşünerek yola devam etmek zor olmadı.

temacans

Yazının devamını oku »





Hep Beraber Dünyayı Kurtaran Adımı Atalım mı?

4 11 2013

Dünyayı Kurtaran Adım

2008 yılından bu yana kendi yaşamıma ve başkalarının yaşamına anlam katmanın muhteşem bir yöntemini buldum : Bağış toplamak için koşuyorum.

Bu sene ise 17 Kasım 2013 İstanbul Maratonunda çok heyecan verici, yeni bir proje için doğa aşkıyla koşuyorum: TEMA – “Dünyayı Kurtaran Adım

Yazının devamını oku »





Fas Gezisi – Fez el-Bali – Eski Fez

29 10 2013

Heyecanla beklediğimiz durağa yani “Fes el-Bali”‘ye, yani Medinaya (eski kente) geliyoruz. Fes el-Bali içinde yaşan 156.000 insanıyla, arabaların giremediği baş döndürücü bir labirent. Bu labirent Dünya Kültür Miras Listesinde ve içinde pek çok çarşıyı -souk- (baharatçılar, dericiler, halıcılar vs.) barındırıyor. Fez medinasına pek çok giriş kapısı var: Bab Bou Jeloud, Bab Guissa, Bab Jamai, Bab R’cif gibi. Biz once batıdaki ana giriş kapısına “Bab Bou Jeloud”a geliyoruz. Medina dışındaki kapısı mavi, içindeki kapısı ise yeşil işlemeli. Bu inanılmaz kalabalık, daracaık labirentin içine girmeden bir nane çayı içip ferahlıyoruz.

Bab Bou Jeloud, Fez

Yazının devamını oku »





Fas Gezisi – Fez el-Jdid – Yeni Fez

28 10 2013

Fez’in kuruluşu konusuna bir önceki yazımda kısaca değinmiştim. Voulibis’te yerleşen Molla Idris I, yeni bir başkent arayışına girer ve kendisi değil ancak oğlu Idris II ile Fez kurulmaya başlar. Fas’ın en geleneksel kentlerinden biri olarak tanımlanan kent, aynı zamanda kraliyet ailesinin de en çok zaman geçirdiği kentmiş. Kenti tepeden gören iki tane burç bulunuyor. Biz güne güney burcu ile başladık. Beyaz Kent Kazablanka’nın ardından, Sarı Kent Fez’in de neden sarı olduğunu netlikle gördük.

Fez

Yazının devamını oku »





Fas Gezisi – Meknes ve Molla İdris Kasabası

27 10 2013

Gezimizdeki ilk kraliyet kenti Rabat’ın ardından,  ikinci kraliyet kenti Meknes’e vardık. Yine otoban üzerinden seyahatimiz 1.5-2 saat civarında sürdü. Meknes gezimiz adeta bir rüzgar gibi geçti. Aynı gün içinde bir kaç farklı kenti dolaşmak, o kentleri tam kavrayamamak ve hissedememek anlamına da geliyor sanırım.

Mantar Meşesi

Yazının devamını oku »





Fas Gezisi – Rabat

27 10 2013

Gezimizin ikinci durağı Atlas Okyanusu kıyısında, Kazablanka’nın kuzeyinde bulunan Rabat. Kazabalanka, Rabat arasındaki otoban bağlantısını kullanarak yaptığımız otobüs yolculuğu yaklaşık 1 saat sürüyor. Adı, bir çeşit kale-kervansaray demek olan, Zenata Berberiler’in kurduğu bir ribat’tan geliyor. Muhavvidler döneminde 12.yy’da başkent olmuş, kısa süren debdebesinin ardından, tekrar kısa süreliğine başkent olması 18. yy’lı bulmuş ve nihayet 1912’de Fransızlar’ın seçimi ile tekrar başkent olmuş. O dönemden beri de bu statüsünü koruyor. 1.750.000 nüfusu olan kent, Fas krallığının başkenti.

Rabat

Yazının devamını oku »





Fas Gezisi – Kazablanka

25 10 2013

Fas gezimize THY’nin direk uçuşunu gerçekleştirdiği Kazablanka ile başladık. Kazablanka’nın adı portekizceden geliyor: Beyaz ev anlamında. Sonrasında isponyollaşmış. Fas’ın en büyük kenti, aynı zamanda ülkenin ticari başkenti. Genel olarak bakıldığında gerçekten de evlerde beyaz renk ağırlıklı. Kazablanka’ya herkesin tanışıklığı daha ziyade 1942 yılında çekilmiş, baş rollerinde Humphery Bogart ve Ingrid Bergman’ın oynadığı kentle aynı adı paylaşan filmden. Bir de filmin en ünlü repliği “Play it again Sam” ve ünlü şarkısı “As Time Goes By” var…

Yazının devamını oku »