Divriği’yi ve oradaki muhteşem camiinin varlığını ilk defa 2000 yılında çok yakın ve Sivas’lı arkadaşım Gürkan’dan duymuştum. Kendisi Divriği’ye gidip, saatlerce camiinin kapısını seyrettiğini anlatıyordu. Ne demek istediğini pek anlayamamıştım. Ancak şimdi soru işaretim kalmadı. Gürkan nikahını da Divriği Camii’nde yapmanın bir yolunu bulmuştu. Ancak benim iş programım nikaha katılmama müsaade etmemişti. Divriği Camii’ni görmek uzun zamandır aklımdaydı, 4 günlük bu programı duyunca özellikle Divriği sebebiyle katılmak istedim.
İlk gün THY’nin 6:40 uçağı ile Malatya’ya gitmeyi planladık. Ancak uçakta yaklaşık 2 saat bekletildik. Aktarma yüzünden bekletildiğimize dair bilgi verilse de, aktarma yolcukları gelmeden, yaklaşık 2,5 saatlik beklemenin ardından havalandık. Bir THY klasiği olarak ne doğru düzgün biz özür ne de açıklama duyduk.
Malatya havalimanı varışımızın ardından doğruca Gündüzbey‘e gittik. Gündüzbey, Malatya’ya 12Km mesafede, Yeşilyurt ilçesine bağlı, çok yeşil ve akarsularıyla zengin bir kasaba. Malatya’ya yakınlığı ile ünlü mesire yeri. Gündüzbey gezimizde kasabanın sokaklarına dağılarak sivil mimari örneklerini fotoğrafladık. Ardından piknik yapmak için de tercih edilen, kasabanın biraz daha dışına yol aldık. Yolumuzun üstünde yazlık olarak kullanıldığı belli olan evlerin yakınlarından geçtik. Yeşillikler içinde güzel bir öğle yemeği yedik. Gündüzbey özellikle kirazları ile ünlüymüş ve özellikle kiraz zamanında çok daha güzel oluyormuş, benden söylemesi…
Gökben Utkun Web Günlükleri 